Links to the old web pages of KKE

The international sites of KKE gradually move to a new page format. You can find the previous versions of the already upgraded pages (with all their content) following these links:

YKP Merkez Komite üyesi Eliseos Vagenas'in SoL'a verdiği röportaj

“Sonsuza kadar ertelenen bir mücadele, aslında baştan kaybedilmiştir”

27.04.2023

Yunanistan'da seçimler 21 Mayıs günü yapılacak. Seçimlerin daha önceki bir tarihte yapılması beklenirken, aslında bir "işçi sınıfı gündemi" sayılabilecek yaşanan tren kazası nedeniyle seçim tarihi ileriye atıldı. Yunanistan seçimlere nasıl bir siyasal tablo içerisinde gidiyor?

İktidardaki Yeni Demokrasi (YD) Partisi, Temmuz 2023'e kadar yapılması gereken ve Nisan ayında yapılması öngörülen parlamento seçimlerini erteleme kararı aldı. Hem komünist milletvekillerinin hem de sendikacıların uyardığı, aslında gerçekleşmesi beklenen bir suç olan tren kazasının, başta gençler olmak üzere halkta büyük bir öfkeye neden olduğu açık. Ortaya çıkan durum, yakın geçmişte yıllarda iktidarda bulunmuş olan tüm partileri, yani sağcı YD'yi, sosyal demokrat PASOK'u ve "iktidardaki solu", yani SYRİZA'nın "yeni" sosyal demokrasisini utanç verici bir duruma sokmuştur. Tren kazasından tüm bu partiler sorumludur; devlete ait demiryolları şirketinin dağıtılmasından, demiryollarının özelleştirilmesinden, tek ölçütü kârları arttırmak olan kabul edilemez çalışma ve iş güvenliği koşullarından sorumludurlar.

Burjuva partileri, öfkenin sönümleneceğini ve bu durumun önümüzdeki parlamento seçimlerinde mahkûm edilmeleri için bir sebep olmaktan çıkacağını umarak zaman kazanmaya çalıştılar. Mesele şu ki, demiryollarındakine benzer bir durum ülkedeki toplumsal yaşamın her alanında mevcut ve bu da işçilere ister suağcı, ister merkez, ister "solcu" olsun, kapitalist sistemde iktidarların insanların yaşamlarını hiçe saydığını göstermekte. Onlar sadece sermayenin kârını önemsiyor.

Komünistlerin ve Yunanistan Komünist Partisi'nin (YKP) öncü eylemleri sayesinde bugün emekçilerin önemli bir bölümünün tren kazasından doğru siyasi sonuçlar çıkardığına inanıyoruz. Bununla birlikte, çok iyi biliyoruz ki hâlâ çok çalışmamız gerekiyor. Zira halkın büyük bir kısmı burjuva partilerinin seçim döneminde yoğun bir şekilde ortaya koyduğu sahte ikilemler tuzağından sıyrılamamış durumda.

 

Özelleştirme ve piyasacılığın Yunanistan ekonomisinde yol açtığı yıkımdan sorumlu olan düzen/burjuva partileri ilkinde olmasa bile Temmuz'da yenilenecek seçimden sonra hükümet kurmaya çalışacaklar. Yeni Demokrasi, SYRIZA, PASOK, ... Yunanistan'da seçimlerin yeni siyasi açmazlara ve sorunlara yol açacağını söyleyebilir miyiz? Bu güçlerden halkın gerçek sorunlarına çözüm getirmeleri beklenebilir mi?

Tüm bu burjuva partileri eylemleriyle ve uygulamalarıyla sınanmıştır. İster kapitalist büyüme ister kriz döneminde olsunlar, hep büyük sermayenin kârı için hizmet ettiler ve halkın sırtına yeni yükler yüklediler. Yeni Demokrasi (YD) iktidarının dört yılı boyunca, PASOK'un parlamentoda YD tarafından öne sürülen yasaların yüzde 70'ine, SYRİZA'nın ise yüzde 50'sine olumlu yönde oy vermiş olması çok tipik bir örnektir. Bireysel farklılıklarına rağmen, AB politikaları, Yunanistan'ın NATO'ya katılımı, ABD ve Fransa ile stratejik ittifak, Yunanistan'ın Ukrayna'da Avrupa-Atlantik emperyalist kampı (ABD, NATO, AB) ile yeni gelişmekte olan Avrasya emperyalist kampı (Rusya, Çin ve müttefikleri) arasında yürütülen emperyalist savaşa katılımı gibi stratejik konularda aynı fikirdeler. Tek parti veya koalisyon, ne tür bir hükümet kurulursa kurulsun, halk karşıtı bir hükümet olacaktır.

Yunan halkı seçim öncesi kampanyalar sırasında halka dünyaları vaat eden ve sonra hükümete geldiklerinde sermaye sınıfının kârlarını artırmaları için yurttaşların sırtına vergiler, el yakan fiyatlar ve yüksek enflasyon yükleyen tüm bu partileri iyi biliyor, hepsinin iktidarını deneyimledi. Esas mesele, halkın güçlü olması ve mücadelesinin güçlenmesi için seçimlerden burjuva partilerinin kuracağı her türlü hükümetin zayıf, YKP'nin ise güçlü çıkmasıdır.

Yunanistan'daki seçimlerin Avrupa'da süren savaşın sonuçları da düşünüldüğünde emperyalizmin Yunanistan ve Türkiye'nin de yer aldığı bölge politikaları üzerine etkileri neler olabilir? İki komşu ülkenin son birkaç haftadır ilişkilerde yaşadığı "balayı" sürer mi? Yoksa emperyalizm ve tekellerin çıkarları yeni tehlikeli sayfalar açabilir mi bölgede?

Hayat, burjuva sınıflarının dış politikasının stratejik bir perspektife sahip olduğunu ve bu genel perspektifin her renkten siyasi "idareci" tarafından şu ya da bu şekilde desteklendiğini göstermiştir. Dolayısıyla, Yunanistan-Türkiye ilişkileri, Yunanistan ve Türkiye'nin burjuva sınıfları arasındaki rekabet ve işbirliği ilişkileri tarafından, ayrıca da ABD-NATO-AB'nin yükselen Çin-Rusya kampıyla rekabeti tarafından belirlenmeye devam edecektir. Unutmayalım ki dış politika ve iç politika el ele gider. Halk düşmanı bir iç politika, halktan yana bir dış politika ile birleştirilemez. Bugün Avro-Atlantik güçlerinin pek çok alanda sorunları bastırmaya çalıştıkları, rakipleriyle ciddi bir karşı karşıya geliş durumunda kendilerini güçsüz düşürebilecek çatışmaları bertaraf etmeye ya da uzlaşı yoluyla bunları hafifletmeye çalıştıkları açıktır. Ancak bu uzlaşılara, her iki halkın da çıkarına ters düşecek şekilde, ilkesizce, baskı ve şantajla varılmaya çalışılıyor. İlkesiz anlaşmalar ve sınırların ve onları tanımlayan antlaşmaların ihlaline yol açan her türlü hamle, “rüzgar ekip kasırga biçecektir”. Ege'nin “ortak yönetimi” denen şey için de bu geçerlidir; ortada bir ilke yoktur, sermaye gruplarının ve NATO'nun çıkarlarına hizmet edilmektedir, halkın ve doğanın zararınadır.

Türkiye ve Yunanistan halklarının çıkarları ortaktır. Bu halkların yararına olacak olan, barış içinde yaşamak ve kendi gelecekleri için mücadele etmektir: Kapitalist sömürüye karşı; gerginliklere ve hatta askeri çatışmalara yol açan kapitalist kâr düzenine karşı; insanın insan tarafından sömürülmesinin ortadan kaldırılması ve halkın güncel ihtiyaçlarının karşılanması adına; halkların emperyalist savaşlarda kıyılmasının son bulması adına; her iki ülkenin de emperyalist planlara dahil olmasına karşı; NATO ve yurtdışındaki diğer emperyalist misyonlardaki askeri güçlerin ülkelerine dönmesi adına; ülkelerimizin NATO ve AB'nin emperyalist ittifaklarından çıkması adına; ülkelerimizdeki ABD ve NATO üslerinin kapatılması adına. Halklar arasındaki işbirliği ve kardeşliğin gerçek garantisi, emekçilerin hem Yunanistan'da hem de Türkiye'de iktidarı almasıyla mümkündür.

 

Yeniden ülkedeki siyasi ve toplumsal atmosfere dönersek... Yunanistan'da son dönemde sınıf mücadelesinin yükseldiğini ve bu canlanmanın ülke gündemini belirlediğini görüyoruz. Tren kazasının ise emek düşmanı politikaların sonucu olduğu da düşünülürse, işçi sınıfı gündemi seçim döneminde ne ölçüde belirleyici olabilir?

Ekonomik ve toplumsal gelişmeler kesinlikle emekçi halkın tüm sorunlarını daha da ağırlaştırıyor. İşçi sınıfının sömürüsü yoğunlaşıyor, mutlak ve göreli yoksullaşma artıyor. YD hükümetinin reklamını yaptığı "büyük başarı", yani yatırımlar, işçilerin sorunlarını çözmediği gibi, tam tersine katladı. Hane halkının gelirini artırmadıkları gibi, durumlarının kötüleşmesine de engel olmadılar. Çünkü hem eski memoranduma göre hareket ettiler hem de emekçi halk karşıtı yeni hamleler yaptılar; vergi indirimleri, bedelini halkın ağır vergilerle ödediği semya sübvansiyonları… Yüksek fiyatlar ve enflasyon nedeniyle halkın geliri eridi. Tüm bunlar işçi sınıfının, yoksul çiftçilerin, halkın alt ve orta tabakalarının önemli sendikal mücadelelerini tetikledi. Ücret ve emekli maaşlarında artış, toplu iş sözleşmesi gibi taleplerle ve ülkeyi felç eden ağır vergilendirmeye karşı çok sayıda kitlesel gösteri ve genel grev yapıldı. Ayrıca bazı sektörlerde ve işletmelerde de işçilerin kazanımıyla sonuçlanan eylemler söz konusu oldu.

Emekçilerin eylemlerinin mücadeleyi büyüttüğü ve halkın siyasi bilincinde belirli bir ilerleme olmasına yardımcı olduğu açıktır. Ancak, burjuva sisteminin insanları manipüle etmek için güçlü ideolojik araçlara sahip olduğunu unutmamalıyız. Örneğin, sağcı Yeni Demokrasi iktidarı, ülkenin "istikrar" için tek partili bir hükümete ihtiyacı olduğu argümanını öne sürüyor, öyle ki bu sayede gerekli "modernizasyon" gerçekleşip ülke tam bir "Avrupalı" ülke haline gelebilir deniyor. "Solcu" SYRİZA ise sözde "halk yanlısı bir politika" uygulayacak "ilerici" bir koalisyon hükümetine ihtiyaç olduğunu savunuyor, Yeni Demokrasi’yi aşırı sağcı olmakla suçluyor; gelin görün ki seçim listelerine sadece sosyal demokrat PASOK'un bazı üyelerini değil aynı zamanda eski Yeni Demokrasi kadrolarını da dahil ediyor. PASOK ise hem Yeni Demokrasi hem SYRİZA için bir joker olarak hareket etmeye ve başbakan bu partilerin lideri olmadığı sürece her iki partiyle de koalisyona girmeye hazır.

Tüm bu değerlendirmelerinizden sonra, YKP’nin seçim politikaları konusuna geçebiliriz. Seçimde Yunan halkına nasıl bir siyasi çağrı yapıyorsunuz? YKP seçim politikalarını ve aday listelerini nasıl belirledi?

YKP halka Yeni Demokrasi, SYRİZA ve PASOK'un aralarındaki farklılıklara rağmen önemli konularda aynı çizgide olduklarını gösteriyor. İzleyecekleri politika zaten belli olduğu için tartıştıkları bunu "kimin" ve "nasıl" uygulayacağı. Tek dertleri sermaye gruplarının kârları, bizim yaşamlarımız ve ihtiyaçlarımız değil. Sermaye yanlısı hükümetler için istikrar, emekçilerin kendilerine yapılan saldırılara tepki verememesi demek. YKP olarak açıkça dile getiriyoruz; kurulacak ve şüphesiz halk karşıtı olacak herhangi bir burjuva hükümetine katılmak, desteklemek ya da hoşgörü göstermek gibi bir niyetimiz yok. YKP, her türden halk karşıtı hükümete karşı halkın muhalefetinin sözcüsü olacaktır.

Çünkü halk için istikrarın yolu, güçlü bir YKP, güçlü bir emekçi hareketi ve aynı zamanda halk karşıtı hükümetlerin zayıf olmasından geçer. Halk, kendi çıkarına olmayan adımları ne kadar çok ve ne kadar hızlı boşa düşürürse, kazanım elde etmenin koşulları o kadar gelişecek; düzenin radikal bir şekilde alaşağı edilmesi adına olanaklar çoğalacaktır. Bu nedenle YKP'ye güvenen, tutarlılığını, istikrarını ve militanlığını gören herkesin vereceği her bir oyun önemi var.

Bir önceki parlamentoda YKP 300 milletvekilinden 15'ine sahipti. Daha fazla YKP milletvekili, halkın sesini ve sorunlarını duyurmak için daha fazla güç, haklı davamız için mücadelede daha fazla militan demektir. YKP'nin listeleri işçilerden, çiftçilerden, bilim insanlarından, sanatçılardan ve önceki dönemde mücadelemize katılanlardan oluşuyor. Listelerimizde YKP üyesi olmayan, hatta bazıları geçmişte başka partileri desteklemiş ama şimdi halk için tek çözümün YKP ile güçlerini birleştirmek olduğu sonucuna varmış kişiler de yer alıyor.

Son olarak, bildiğiniz gibi Türkiye’de de 14 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri gerçekleşecek. Yunanistan’da yaşanan SYRİZA deneyimi ışığında, yaklaşan seçimler için Türkiye’deki seçmene neler söylemek istersiniz?

Türkiye'de ve Yunanistan'da komünistlerin seçimlerden güçlenerek çıkmasının milliyetçiliğe ve burjuva sınıflarının rekabetine karşı, her iki ülkede de emekçi halkların haklarının savunulması için bir mesaj olacağına inanıyoruz. Bu doğrultuda yeni bir yol açılabilir. NATO ve AB'nin emperyalist birliklerine ve onların bugün iki halkın da geleceğine zarar veren çıkarlarına karşı; adil bir toplum, ilerleme, barış ve halklar arasında işbirliği adına yeni bir yol…

Türkiye işçi sınıfının kendi partisi vardır, o da Türkiye Komünist Partisi'dir ve seçmenine çağrı yapmaktadır.

Komünistlere verilen oyun "boşa gittiğini”, çünkü iktidara gelemeyeceklerini söyleyenlere, aslında bunun tam tersinin doğru olduğunu söylüyoruz: Boşa giden oylar, komünist partiye değil, kapitalist barbarlığı sözde insancıllaştıracak burjuva partilerine verilen oylardır. Sonsuza kadar ertelenen bir mücadele, aslında baştan kaybedilmiştir.

Bugün iki halkın ihtiyacı olan, güçlü bir TKP, güçlü bir YKP’dir, tüm iş yerlerinde, tüm sendikalarda, tüm mahallelerde, ve de seçimlerde. Halk karşıtı tüm adımlara karşı örgütlü bir mücadele yürütmek, emperyalist savaşa ve kapitalist sömürüye karşı gelebilmek, insanın insan tarafından sömürüldüğü bu sistemi zorlamak ve nihayetinde yeni, sosyalist-komünist toplumu inşa ederek "her şeyi değiştirmek" için.

Türkiye Komünist Partisi’ne 14 Mayıs seçimlerinde başarılar diliyoruz!

 

https://haber.sol.org.tr/haber/ykp-ile-secimler-uzerine-sonsuza-kadar-ertelenen-bir-mucadele-aslinda-bastan-kaybedilmistir